//--> www.kafkasyalim.tr.gg

Kafkasyalim

dagistan

DAĞISTAN CUMHURİYETİ
Şeyh Şamil- İmam Şamil-Dağıstan- Çerkezler

Dağıstan’daki ilk insan izleri Paleolitik(Aşel dönemi) çağa, 150-80 bin yıl öncesine gitmektedir. Orta Paleolitik (Mustier) çağa (80-35 bin yıl öncesine) ait bulgular tüm fiziko-coğrafik yörelerde mevcuttur. Buzulların hareketlendiği Üst Paleolitik çağda insan dağlardan önkaspis düzlüğüne inmiştir. Gedjuk bölgesinde bulunan, mamut kalça kemiğinden yapılmış bir çanak bunun kanıtıdır. Aşel döneminde insan ateş yakmayı ve toplu avlanmayı öğrenmiştir. Mustier döneminde ise mızrak ortaya çıkmıştır. Mezolitik çağda (10-9 bin yıl önce) iklim değişmiş, Kaspis Denizi alçalmış ve Kafkasya’da buzul dönemi oradan kalkmıştır. Bugün Çoh olarak bilinen yerleşmeyi miras bırakan kabileler Kaspis Denizinden hareketle Dağıstan’ın dağlık kısımlarına sızmışlardır. Mekegi ve Rugudja köyleri yakınlarında bulunan kaya sanatı bulguları da onlara ithaf edilmektedir. Ok ve yay o zamanın en önemli keşfidir.

Depicted hayvanlar ve güneş simgeleri o dönemdeki insanların ideolojik görüşlerini yansıtır. Tarım ve hayvancılığa geçiş neolitik döneme işaret eder (8-7 bin yıl önce). Çoh’taki kayadan yapılmış bir ev Neolitik dönemden kalmadır. Çömlekçilik, örgü, taşların cilalanması ve delinmesi bu dönemin en büyük başarılarıdır. Aeneolitik çağda (Milattan önce 5-4 bin) önemli maden keşifleri olmuştur.

Dönemin standart evi Girçin köyünde bulunduğu gibi dairesel bir plana sahipti. Ayni yerde iki de mezar bulunmuştur. Tarım ve hayvancılığa geçiş, antik Dağıstan’ın en önemli olaylarıdır. Bu sayede ekonomi gelişmiş ve nüfus artışı ile birlikte alan genişlemiştir. Geçici ve mevsimlik yerleşmeler de ortaya çıkmıştır. Bronz çağının başlamasıyla birlikte (M.Ö 4-2 bin) dağlık Dağıstan’da teraslama yöntemiyle ekin mükemmeleşmiştir. Neolitik Devrim’in bir eyaleti olarak Dağıstan dahil Doğu Kafkasya, dünyanın yiyecek türlerine 50’den fazla buğday, arpa, keten, fasulye kültürlerini ve sayısız kayısı, tohum vb. ürünleri katmıştır. Bronz çağ demir üretimine yol açmıştır.

Bu ise ekonomi, kültür, insan mentalitesinde devrimsel değişiklikler yaratmış ve nihayet askeri bir demokrasinin ve ardından da “devletin” oluşmasına neden olmuştur. Iran’dan gelen göçer dalgaları (Sabatinler, Beloziorlar, İskit kabileleri) Dağıstan üzerinde çalkalanmış ve Transkafkasya ile Küçük Asya’ya yayılmıştır. M.Ö. 4. yy’dan M.S. 4.yy’a kadar geçen dönemde Doğu Kafkasya’daki en belirgin olgu, Kafkas Albanya’sının kurulması ve büyümesidir. Kafkas Albanya’sının halkları, Romalılara karşı Pontik Kralı Mitridat IV Eupatoros’ un yönettiği savaşa katılmışlardır. M.S. 226’da Sasaniler İran’da iktidarı ele geçirince, Kafkasya’yı etkileri altına almak için Romalılarla savaşmaya başladılar. Büyük Göç ve çeşitli göçer kabilelerin (Savir, Avar, Barsil, Hun vb.) Dağıstan’ın Kaspis(Hazar) kıyısındaki yöreleri istila etmesi nedeniyle Kafkasya’daki durum daha da karışmıştır. Bu kabileler, Transkafkasya ve Küçük Asya için tehlike oluşturuyordu.

Bu koşullarda güvenlik sağlamak için Sasani yöneticileri kuzey sınırlarında surlar yapmışlardır. Bunlar bugün Derbent’te görülebilen surlardır. İpek yolu böylece açılmıştır. 5. ve 6.yüzyıllarda Kafkas halklarının tarihinde önemli roller oynayacak olan Lakz, Tabasaran, Zerikhgeran, Kaytak, Gumik, Serir, Derbent ve Maskut krallıklarının oluşmaya başladığını görüyoruz. 7. yy’ın ortalarında bir güney Avrupa devleti olan Hazar Kağanlığı tüm cüssesi ile boy göstermiştir.

Bu kağanlık, çeşitli halklar, yerleşik ve göçer kabilelerin karışımından oluşan özgün bir konglomerasyondur. Kaspis kıyısındaki Dağıstan’da büyük gücü olan bu Kağanlığın sınırları içinde kalıyordu. Ülke; 740’lı yıllardan itibaren, 8. yy.da Dağıstan halklarının da katılımı ile yürütülen Arap-Hazar savaşlarına sahne olmuştur. Sonunda Jarra, Maslama ve Mervan liderliğindeki Arap birlikleri, Dağıstan’ın iç kısımlarına da akınlar düzenlemişlerdir. Bu savaşlar Dağıstan’ın üretim güçlerini tahrip etmiş, köylerini yıkmış ve tarım ile zanaatin gerilemesine neden olmuştur. Arap-Hazar savaşının sona ermesinden sonra Arap fetihleri sürmüş, Dağıstan’da İslamiyet’ in yayılması başlamış ve 15.yy’da tamamlanmıştır. 9. yy’da Dağıstan Arap halifesinin boyunduruğundan kurtulur ve 965’de Hazar Hanlığı çatlar. 11. yy’ın ortalarında Prekaspis bölgesinde bugünkü Kumuk halkının formasyonunda belirleyici bir etmen olan Polova-Kıpçak kabileleri boy gösterir. Tatar-Moğol istilası Dağıstan tarihinde başlıbaşına bir çağdır.

1220-22 yıllarında Jibe ve Subedey komutasındaki yirmibin kişilik ordu, Kuzey Kafkasya’ya, Transkafkasya ve İç Dağıstan üzerinden girerek dağlıların sert direnişini ezmiştir. Bunu izleyen yıllar Tatar-Moğol ordularının Dağıstan’a karşı Kuzey Kafkasya’dan düzenlediği seferler(1227, 1239-40) ve inatçı dağlıların saldırganlara karşı savaşımı ile geçmiştir. Tatar-Moğol istilaları yerli halkın sosyo-ekonomik ve kültürel açılardan gerilemesine neden olmuştur. 14.yy’da Orta Asya’da büyük bir devlet kuran Timurlenk, Cengiz Han’ın başaramadığı “evrensel imparatorluk” için harekete geçmiştir. 1395’de büyük bir ordunun başında Azerbaycan ve Derbent geçidi yoluyla Dağıstan topraklarına girmiştir. Timur’un barbarca katliamları, Dağıstan halklarına sayısız felaketler getirmiş ama özgürlük düşkünü dağlılar onun önünde diz çökmemiştir. Onların özgürlük ve bağımsızlık savaşımı parlak bir tarihi olgudur. 16.yy’da İran ve Osmanlı İmparatorluğu Dağıstan’a egemen olabilmek için birbirleriyle çatışmaya başlamıştır. Bu savaşım huzursuzluk getirmiştir- yerleşmelerin yağmalanması, üretim güçlerinin tahribi, halkın imhası ve köleleştirilmesi gibi-. 1582’de Lak, Avar ve Dargilerden oluşan birleşik kuvvetler Türk yeniçerilerini yenmiştir. Ondan sonra Dağıstan halklarının özgürlük ve bağımsızlık için sürekli savaşımları başlamıştır. Bunun en etkileyici safhalarından biri, Dağlar Ülkesine her ikisi de felaketle sonuçlanan iki sefer düzenleyen İran Şahı Nadir’e karşı yürütülen kahramanlık savaşımıdır. Dağlıların birleşik ordusu, İranlıları önce Canik’te (1738), ardından Dağıstan’da (1741) yenmiştir. İranlıların 1742 ve 1743 düzenlediği tüm saldırılar yenilgileriyle sonuçlanmıştır. Nihayet, dağlılara karşı savaş kazanma umudunu yitiren Nadir Şah, 1743’de ordularını hızla geriye çekmiştir. 19.yy’da dağlıların Çar sömürgeciliğine karşı özgürlük savaşımları, hem Dağıstan’ın, hem de bütün Kafkasya’nın tarihinde en canlı sayfa olmuştur. Dünyanın en kudretli İmparatorluğuna karşı yürütülen bu savaşım, Dağıstan ve diğer Kuzey Kafkas halklarının üç İmam’ın önderliğindeki bir kahramanlık destanıdır: Gazi Muhammed, Hamzat Bek ve Şamil. Bu savaşım sırasında bir de devlet- Şamil’in İmamat’ı- kurulmuştur. Bu devlet, 1834-1859 arasında varolmuştur. Dağlıların tahammül, cesaret ve kahramanlığı ile önderleri Şamil’in askeri dehası tüm dünya kamuoyunu büyülemiştir. Dağlıların bu savaşımı 25 Ağustos 1859’da Çar kuvvetlerinin Şamil’in son kalesi olan Gunip’i ele geçirmesi ile son bulmuştur. Kafkas Savaşı’nın sona ermesiyle Dağıstan, Rus İmparatorluğu tarafından fiilen işgal edilmiş ve sözde “popüler-askeri hükümet” ihdas edilmiştir. Ancak, bu dağlıların özgürlük ve bağımsızlık savaşımlarının sonu olmamıştır. 1877’de Dağıstan, Çeçenistan ve Adigey’de yeni bir isyan olmuştur. Kaba kuvvetle bastırılmıştır.

Dağıstan, işgal ile birlikte, Rus uygarlığı ile tanışmış ve onun aracılığı ile de Avrupa ilişkisi başlamıştır. 19. yy’ın sonları ile 20. yy’ın başları arasında kapitalist işletmeler,devreye girmiş, demiryolu ve bir liman inşa edilmiştir. Ekonomik ve kültürel gelişme başlamıştır. Şubat Devrimi, 1917 darbesi ve bunu izleyen iç savaş halka eziyetler yüklerken, Dağıstan açısından büyük politik ve sosyal sonuçlar getirmiştir. 13 Kasım 1920’de yalnızca yerli halkların katıldığı Dağıstan Halkları 1. Kongresinde Dağıstan Sovyet Otonomu ilan edilmiştir. 20 Ocak 1921’de Tümüyle Ruslardan oluşan Merkez İcra Komitesi Dağıstan Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulması kararını almış ve Aralık 1921’de Sovyetlerin yalnızca Dağıstanlılardan oluşan Kurucular Kongresi cumhuriyetin Anayasa’sını yürürlüğe koymuştur. 1926’ya kadar iç savaş nedeniyle perişan olan ekonomi düzeltilmiş, Sulak nehrinden Mahaçkale’ye uzanan 70 km’lik Ekim Devrimi Kanalı kazılmış(1923), Dagogni cam fabrikası yapılmış (1926) ve Gergebil’deki hidroelektirik enerji santrali tamamlanmıştır(1929). Yolların yapımı hızlandırılmıştır. 1928’de yönetimsel bir değişiklik gerçekleştirilmiştir. Daha önce on tane olan reyon (ilçe) sayısı, 28’e çıkarılmıştır. 1920’lerin sonları ile 1930’ların başlarında “genel kollektivizasyon” başlatılmıştır. 1937’de, SSCB Anayasası çerçevesinde yeni Dağıstan Anayasası kabul edilmiştir. 1930’larda parti hükümetinin totaliter sisteminden kaynaklanan baskılar, cumhuriyetin politik ve ekonomik durumuna çok kötü etkiler yapmıştır.

1941-45 Yurtseverlik Savaşı tüm ülke için büyük bir trajedi olmuştur. Dağıstan’da akrabalarını yitirmeyen tek bir aile kalmamıştır. Ancak Dağıstan’ın halkları SSCB halkı ile birlikte faşizme karşı zafer kazanmış ve 52 Dağıstanlı, Sovyetler Birliği Kahraman’ı ünvanını almıştır. Savaş sonrasında yaralar sarılmış, ekonomi iyileştirilmiş ve 1950’ye kadar refah artışı olmuştur. Yine de Cumhuriyet, izleyen onyıllardaki sosyo-ekonomik deneylerin tüm olumsuz sonuçlarına katlanmak zorunda kalmıştır.

 

Copyright © 2009 www.kafkasyalim.tr.gg


Genel