//--> www.kafkasyalim.tr.gg

Kafkasyalim

baykalkafkasambargosu


Baykal: “Kafkasya’ya ambargoya son verilmelidir
 
Deniz Baykal Kafkasya Ambargo Abhazya Şöleni

Genel Başkan Deniz Baykal Ankara’da Abhazya Şöleni’nde, “Kafkasya’ya ambargoya artık bir son verilmelidir” dedi.

-“İnsanların kimliği, insanların tarihi gelenekleri, kültürü, değerleri, ahlakı, kısacası insanların toplumsal kimliği onların şerefidir, hayatlarının, yaşamlarının bir parçasıdır”

-“Önümüzdeki dönemin herkes için, bütün dünya coğrafyalarındaki bütün halklar, bütün insanlar için herkesin kendi kimliğine saygı anlayışı içinde kardeşçe, birlik ve beraberlik içinde, barış içinde bir ortak yaşamı paylaşmak anlamına gelmesini diliyorum...”

-“İnsanlar yaşadıkları acılardan düşmanlık çıkarmayacaklardır. Ama, yaşadıkları acıların unutulmasına da göz yummayacaklardır.” dedi.

İletişim Koordinatörlüğü (Ankara) - Genel Başkan Deniz Baykal Ankara’da Abhaz Kültür Derneği’nin düzenlediği şölene katıldı ve bir konuşma yaptı.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın da katıldığı şölende, “Kafkasya’ya ambargoya artık bir son verilmelidir” diyen Genel Başkan Baykal’ın konuşması şöyle

“Saygıdeğer konuklar, Kafkas Derneği’nin düzenlediği bu güzel gecede sizlerle birlikte olmaktan çok büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu akşam burada bir araya geldiğimiz Kafkas kültür dünyasının bir parçası olan çok acı bir tarihin içinden süzülüp günümüze kadar, bugünlere kadar ulaşmayı başaran Kafkas toplumlarının seçkin temsilcilerini içten saygıyla selamlıyorum. Hepinize hoş geldiniz diyorum.

Gerçektende 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan büyük insanlık trajedisinin en acı sahnelerinin yaşandığı yerlerin başında Kafkasya gelir. Kafkasya coğrafyasına uyum sağlamış, o coğrafyanın koşulları içinde kimliğini, kültürünü, yaşamını, değerlerini, geleneklerini, ahlakını geliştirmiş Kafkas coğrafyasının bir uzantısı haline gelmiş olan bir toplumun o coğrafyadan uzaklaştırılması için uygulanan sistematik imha politikalarının, temizlik politikalarının acı sahnelerini hala insanlık ızdırapla hatırlıyor. 1950’li yıllardan itibaren, 1864’ten sonra 93 harbi diye bilinen 1877’de artık Kafkasya’da yaşayan o bölgenin gerçek sahibi niteliğindeki insanların çok önemli bir kısmının oradan sürgüne gönderilmesi bir büyük facianın yaşanmasına yol açmıştır. 10 yıllar boyunca dalga dalga insanlar Karadeniz’e dökülmüşlerdir. Karadeniz’de 1877 yılında pek çok gemiyle Anadolu’da Osmanlı sınırları içinde bir hayat arayan insanlar büyük bir facianın kurbanı olmuşlardır. 21 Mayıs günü Kocaeli’nin Kefken bölgesine, Kefken sahiline, Babalı sahiline, kayalıklara vuran gemi bu 10 yıllar boyunca yaşanmış olan zoraki göçün, trajedinin, ızdırabın bir simgesi haline gelmiştir. Ve 21 Mayıs’ta sahile dökülen insanlar çok ağır koşullarda ayakta kalmaya çalışmışlardır. Mağaralara sığınmışlardır. Mağaralarda açlık içinde, soğuk içinde yaşamlarını bebekleriyle, yaşlı anneleriyle, babalarıyla sürdürmeye çalışmışlardır. Yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. 1000’den fazla insanın gömülü olduğu Çerkez mezarlığı o topraklardadır. Hemen yanında yüzlerce insanın gömülü olduğu başka mezarlıklar vardır. Şimdi günümüzde aradan bunca yıl geçtikten sonra bu faciada hayatını kaybeden insanlara yurdunu, kökünü, toprağını, vatanını terk etmek zorunda bırakılan insanlara gösterilecek en büyük saygı bu ızdırabı yaşamış olan insanların anısını unutmamaktır, unutturmamaktır.

Son yıllarda bu doğrultuda çok dikkatli, sorumlu, alçak gönüllü bir çalışmanın gerçekleştirilmekte olduğunu görüyorum. Küçük törenler yapılıyor. İnsanlar bir günlüğüne evlerinden, köylerinden, kentlerinden kopup o sahile geliyorlar, o sahilde hayatlarını kaybetmiş olan insanların, o sahilde büyük acılar yaşamış olan insanların, arkasında çok daha büyük acıları bırakmış olan insanların anısını saygıyla anıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu tarihe karşı sorumluluk ve duyarlık hepimizin saygıyla selamlaması gereken bir davranıştır. Elbette insanlar yaşadıkları acılardan düşmanlık çıkarmayacaklardır. Ama yaşadıkları acıların unutulmasına da göz yummayacaklardır. O nedenle bu törenleri bundan sonra daha da kapsamlı, daha da düzenli bir biçimde dünyada vatanını kaybetmek zorunda bırakılmış olan insanların acılarına sahip çıkma anlayışı içinde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. O sahil biran önce böyle bir anmaya elverişli hale dönüştürülmelidir. O sahilde önümüzdeki yıllarda çok daha kapsamlı, çok daha düzenli anma törenlerinin yapılması için gerekli çalışmalar biran önce tamamlanmalıdır. Oralardaki o mağaralar ve o mezarlıklar bizim bir tarihsel kimliğimizin parçası olarak sahiplenilmelidir ve koruma alanı haline dönüştürülmelidir. Ve oralarda her yıl bu anma toplantılarının gerçekleştirilmesi için gerekli düzenlemeler hızla tamamlanmalıdır. Bunu bir sorumluluk olarak üstleniyorum ve bütün yetkililerin dikkatini buraya çekmeyi öncelikli bir görev olarak biliyorum. Türkiye’de yaşayan milyonlarca insanın anısına ve tarihe saygının gereği olarak bu düzenlemeyi mutlaka biran önce yapmalıyız.

Değerli arkadaşlarım, Kafkasya’da, yani anavatanınızda, kendi öz yurdunuzda bıraktığınız insanların yaşamlarına sahip çıkmak, onlarla ilgilenmek, onların sorunlarının çözülmesine katkıda bulunmak en doğal insani hakkınızdır. Bu hakkında biran önce güvence altına alınmasına ihtiyaç vardır. Ne yazık ki bugün günümüzde Türkiye’de yaşayan Kafkas kökenli insanların kendi öz vatanlarına bir ziyaret yapmaları dahi olağanüstü güçlüklerle karşı karşıya kalmaları anlamına gelmektedir. Ne yazık ki, ne deniz yoluyla, ne hava yoluyla Türkiye’deki Kafkas kökenli insanların kendi anavatanına rahatça ulaşmalarına imkan verecek bir bağlantı hala kurulamamıştır. Biran önce bunun kurulması öncelikli bir ihtiyaçtır. Trabzon’dan Sohum’a deniz yoluyla, uçak yoluyla bağlantıların en kısa zamanda gerçekleştirilmesi çok temel bir ihtiyaçtır. Bunu burada yaşayan Kafkas kökenli insanlar adına istemek hakkımızdır. Bunu orada yaşayan insanların kendilerine haksız bir ambargo uygulanmasına karşı çıkmak için bu hepimizin bir görevidir.

Kafkasya’ya ambargoya artık bir son verilmelidir. Orada yaşayan insanlarda dünya ile kucaklaşabilmeli ve yakınlaşabilmelidir.

Bizim milletvekili arkadaşlarımız bu çerçevede son dönemde çok etkili çalışmalar yaptılar. Bunu sizlerin yakından izlediğinizi biliyorum. Dernek yöneticisi kardeşlerim bu gelişmeleri çok iyi izliyorlar. Genel Başkan Yardımcımız, milletvekili arkadaşlarım bu konuda birbiri ardından soru önergeleri vererek bu bağlantının kurulması için üzerlerine düşenleri yapmışlardır, yapmaya devam edeceklerdir. Sayın Onur Öymen bu konuda çok etkili girişimlerde bulunmuştur. Sayın Atila Kart aramızda milletvekilimiz. Bu doğrultuda Dışişleri Bakanlığına gereken sorunları sormuştur. Bir süre önce Abazya Dışişleri Bakan Vekili bizi ziyarete geldiği zaman bu konuları birlikte konuştuk. Hükümete bu konudaki anlayışımızı intikal ettirdik. Bu sorunların çözülmesi için üzerimize düşen çabayı bundan sonra daha da güçlü bir biçimde gerçekleştireceğiz.

Değerli kardeşlerim, insanların kimliği, insanların tarihi gelenekleri, kültürü, değerleri, ahlakı, kısacası insanların toplumsal kimliği onların şerefidir, hayatlarının, yaşamlarının bir parçasıdır. Kafkas coğrafyasında yaşayan insanlarımızın bütün dünyada ilgiyle ve saygıyla karşılanan çok seçkin bir kimlikleri vardır. Tarihleri vardır, soylu bir tarihleri vardır, kültürleri ve sanatları vardır. Her yerde saygıyla karşılanan kültürleri ve sanatları vardır. Her yerde büyük bir saygıyla değerlendirilen kişisel ahlakları ve hemen kendini ortaya koyan bariz karakteristik özellikleri ve nitelikleri vardır. Bütün bunlar artık Kafkasya’dan kopmuş Anadolu coğrafyasının bir parçası haline gelmiştir. Bugün Türkiye’deki ulusal kimliğimizi oluşturan ana damarlardan birisi hiç kuşku yok ki Kafkasya’dan gelmiş olan vatandaşlarımızın kimliğidir.

Birazdan bu insanların bir gösterisini hep beraber zevkle, gıptayla, heyecanla izleyeceğiz. Bu izleyeceğimiz müziği ve gösteriyi, dansları sıradan bir sahne gösterisi gibi anlamak çok büyük bir yanılgıya düşmek demektir. Unutmayız ki burada sergilenen oyunların, burada sergilenen gösterinin arkasında demin konuştuğumuz o acı hatıralar yatmaktadır. O acı yaşamların içinden çıkıp gelmiş olan insanlar doğayla, zulümle, basıyla, haksızlıkla mücadele etmek için her türlü yiğitliği, şövalyeliği sergilemiş olan insanlar şimdi ancak sahnelerde bu anlayışlarını sergileyebilmektedirler. Burada göreceğiniz o dansların arkasında bilin bir tarih yatmaktadır. Acı bir insanlık tablosu yatmaktadır. Ve bunun etkileyiciliği de çok büyük ölçüde yaşanmış olan olaylardan kaynaklanmaktadır. Artık bu acı olayların günümüzde bir anı olarak kalmasını diliyorum. Önümüzdeki dönemin herkes için, bütün dünya coğrafyalarındaki bütün halklar, bütün insanlar için herkesin kendi kimliğine saygı anlayışı içinde kardeşçe, birlik ve beraberlik içinde, barış içinde bir ortak yaşamı paylaşmak anlamına gelmesini diliyorum.

Siz Kafkas halkları gerçekten Türkiye’de bu anlayışın örnek temsilcileri oldunuz. Dar gününde Anadolu’nun imdadına yetiştiniz. Güçlükleri Anadolu’yla paylaştınız. Milli mücadelemizin en temel unsurları oldunuz. Anadolu’da bağımsız yaşama mücadelemizin zafere ulaşmasına en büyük katkıyı yapanların arasında sizler yer aldınız. Anadolu’nun zenginliğinin, güzelliğinin, şerefinin, onurunun, başı dik, yiğit insanlarının, kültürünün içinde hiç kuşku yok ki, Kafkas halklarının damgası sezilebilir bir biçimde bundan sonrada var olmaya devam edecektir.

Ben bu güzel düzenleme için derneğimizin değerli yöneticilerine teşekkürlerimi sunuyorum, kendilerini saygıyla selamlıyorum. Bundan sonra bu dayanışmaları daha da kapsamlı, daha da geniş bir biçimde bütün ülke sathında daha da ileriye götürmelerini bekliyorum. Olanak buldukça bu çalışmalarınıza bende katılmaktan mutluluk duyarım. Şunu bilmenizi isterim buradaki bütün bu çalışmalarımızın arkasında ben, arkadaşlarım dürüstlüğe inanan, cesarete inanan, şerefe, onura inanan bütün insanlar sizin yanınızdayız, arkanızdayız.

Hepinize teşekkür ederim, sevgiler, saygılar sunarım.

 

Copyright © 2009 www.kafkasyalim.tr.gg


Genel